Çin’de Türk Olmak: Sincan Bölgesinde Yaşadığım Zorluklar ve Acı Gerçekler

Çin’in Sincan bölgesinde karşılaştığı zorlukları anlatan gezgin ve sınırda yaşananlar.

Dünya turumun bir parçası olarak Çin’e girmeyi planlamıştım, ancak bu deneyim beklediğimden çok daha zorlayıcı oldu. Uygurlu insanların yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden Çin topraklarına girdiğimde, karşılaştığım zorluklar ve yaşadıklarım beni derinden etkiledi. Bu yazıda, Çin’de Türk olmanın ne anlama geldiğini ve Sincan bölgesinde yaşadığım acı dolu hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer bir gün Çin’e gitmeyi planlıyorsanız, bu yazıyı okumanızda fayda var.

Çin’e Giriş: Sınırdaki Zorlu Süreç

Çin’e Sincan bölgesinden giriş yaptığımda, karşılaştığım ilk zorluk, sınır kontrolünde yaşandı. Bilgisayarımdaki her bir fotoğraftan telefon rehberimdeki her kişiye kadar 6 saat boyunca detaylı bir şekilde kontrol edildim. İlk başta bu durumu Çin’in sıkı güvenlik önlemlerine bağladım, ancak işler daha da karmaşık hale geldi. Sınırdaki bu zorlu süreç, Çin’de geçireceğim günlerin nasıl olacağı hakkında bana ilk ipucunu verdi.

Khorgos’ta Karşılaştığım Zorluklar

Sınırdan geçtikten sonra Khorgos şehrine ulaştım ve burada bir hostel buldum. Güler yüzle karşılandım, ta ki görevli abla pasaportumu görene kadar. TURÇİYA diye bağırarak beni uyardı ve bir anda atmosfer tamamen değişti. Birkaç Kazak abinin yardımıyla, bir saat süren tartışmanın ardından odayı almayı başardım. Ancak, sabaha doğru kapım zorla açıldı. İki polis ve iki sivil zorla odama girerek yeşil pasaportuma el koydu. Vizem olduğunu ve ülkeye yasal olarak girdiğimi açıklamama rağmen, pasaport, çanta, bilgisayar ve telefonum 3 saat boyunca kontrol edildi.

Bu süreçte Türk konsolosluğunu aramak istediğimde, Çin’in alan koduyla başlayan numaranın Çin numarası olmadığını iddia ettiler. Üç saat sonunda sakalımı kesmem ve Sincan bölgesinden hızla geçmem gerektiği söylendi. Pasaportumu geri verdiklerinde, Çin’de işlerimin yolunda gitmeyeceğini anlamaya başladım.

Sincan Bölgesinde Yaşadığım Acı Gerçekler

Sokaklarda ukulele çalarken, insanlar benimle konuşmaya ve sohbet etmeye başladı. Çoğu Amerikalı olduğumu düşündü. Nereli olduğumu öğrenince, tepkiler değişti. İlerleyen günlerde nereli olduğumu soranlara, "My name is (Oguz) Khan. I'm not a terrorist" diye cevap vermeye başladım. Ancak her seferinde, TURÇİYA diye bağırarak benden uzaklaştılar. Aynı dili konuştuğumuzu, aynı kandan geldiğimizi ve atalarımızın bu topraklarda birlikte savaştığını anlatmaya çalıştım, ancak nafile. Türkler ve Türkiye hakkında hiçbir şey bilmediklerini fark ettim. Onları bu şekilde düşündüren şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken, insanlar bana yaklaşmanın başlarına bela açacağını söyleyip benden kaçtılar.

Artık nereli olduğumu soranlara, "Kardeşim, bu soruyu sorma, benimle konuşmak istemezsin" demeye başladım. Türkmüş diyerek sessizce uzaklaştılar. Üç geceyi sokakta, iki geceyi ise polis merkezinde geçirdikten sonra, burada kalamayacağımı anladım. Üzülerek oradan ayrıldım, ama bu yaşadıklarım beni derinden sarstı.

Sonuç: Çin’de Türk Olmanın Zorluğu

Çin’de Türk olmak, özellikle de Sincan bölgesinde, hiç kolay değil. Yaşadığım bu zorluklar, Uygur Türklerinin yaşadığı baskılar ve Sincan bölgesindeki acı gerçekler, bu bölgeyi ziyaret etmenin ne kadar hassas ve zor olduğunu gösteriyor. Bu yazıda paylaştığım deneyimlerim, Çin’e gitmeyi planlayanlar için bir uyarı niteliğinde olabilir. Uygur Türklerinin yaşadığı zorlukları göz önünde bulundurarak, bu bölgeyi ziyaret etmeyi düşünen herkesin dikkatli olmasını öneririm. İyi seyirler.

Bu Yolculuğu Beğendiyseniz, Beni Diğer Platformlarda da Takip Edin!

YouTube: Seyahat videolarımı izlemek için YouTube kanalımı ziyaret edin.

Instagram: Yaylalar ve daha fazlası için Instagram hesabımı takip edin.

TikTok: Maceralarımı kısa videolar halinde izlemek için TikTok hesabıma göz atın.

Facebook: Blog yazıları ve duyurular için Facebook sayfamı takip edin.

Twitter (X)Seyahat haberleri ve bilgiler için Twitter (X) hesabımı takip edin.

Bloga dön

Yorum yapın